KİM BU ŞEYTAN

KİM BU ŞEYTAN
Köylü kadın elinde bakracıyla usulca oturdu ineğin yanına, seve, nazlaya sağmaya başladı ineğini. İnek keyifle geviş getiriyor, birkaç metre ilerideki yavrusunu gözetliyordu. Şeytansa uzaktan ortamı inceliyordu ki, sulh ve huzuru sevmediğini bilirsiniz. Kap sütle dolmak üzereydi ve kadın yavrunun beslenebileceği miktarı bırakacaktı memelerinde…
Şeytan, annesine doğru sürekli yeltenen buzağının yanına geldi. Boynundaki ipi gevşetti çaktırmadan… Yavru annesine doğru birkaç hamle yaptı, niyeti annesine ulaşıp sütünü emmekti. İyice gevşemiş ipten boynunu kurtarıp koşuşturunca, kadına çarpıp süt kovasını devirdi yavru… Sağdığı bütün süt ziyan olmuştu; kadın sinirlendi, isyan etti, feryat etti ve anlık bir refleksle yanı başındaki odunu kaptığı gibi yavrunun başına vurdu. İnek ne olduğunu anlayamadı ya tek fark ettiği kadının yavrusuna hiddetle vurduğu idi. Yavrusunun yığılıp kaldığını görünce annelik içgüdüsüyle kadını tekmeledi… Başına birkaç tekme yiyen kadın oracıkta öldü… Kadının kayınpederi gürültüleri duyup geldiğinde inek kadının üzerinde hala tepinmekteydi. Kanlar içinde gelinini görünce belindeki tabancasını tereddüt etmeden ineğe doğrultup sıktı; dört beş el ateş etti. Evde uyumakta olan adam silah seslerini duyunca av tüfeğini alıp koşuşturdu. Avluya girdiğinde karısını yerde boylu boyunca uzanmış halde, kanlar içinde, babasını da silahı elinde görünce hiç düşünmeden tüfeğini doğrultup öldürdü babasını… Neden sonra kendine geldiğinde adam, karısının silahla ölmediğini fark etti. Babasını boş yere öldürdüğünü fark etti. Etraftan komşular yetiştiğinde çoktan kendini de vurup intihar etmişti adam….
Başından sonuna olayları izleyen Şeytan, pişkin pişkin sırıtarak : “E ben şimdi ne yaptım ki, benim suçum ne ki” diye söyleniyordu…

Şeytan, ahhh şeytan. Ne çok maharetlidir ortalığı bulandırmada, huzuru bozmada…
Allah dostlarını, mütedeyyin insanları yoldan çıkartamayınca Şeytan, kinin, hırsını onun evlad-u iyalinden, soyundan birilerinden mutlaka çıkartır. Çok çeşitli yöntemlerle ömrünün ahirinde yoldan çıkarttıkları olduğu gibi, böyle münferit, az sabırla ve iletişimle çözülebilecek durumları bile içinden çıkılmaz hale getirir melun…
Huzurlu aileyi sevmez en çokta. Karı koca mutlu, çocuklarıyla tüm aile efradıyla, gelinleriyle damatlarıyla müreffeh bir aile onu delirtir. Bir nifak, bir fitne çıkartıp ta bu bağlılığı bozmak için gayret eder durur. Gece ve gündüz durmaz iblis…
Arabozuculukta en başarılı olduğu iki yöntemi vardır onun..

Birincisi Vesvese, yani şüphe ve sürekli güvensizlik duygusu… Bunu aşılar muhatabına, sürekli neden güvendiğini sorgulatır. İrdeleyeceği konular önüne sürer, her seferinde (geçmişte halledilmiş bile olsa) eski sorunları gündeme getirir. Biriktirir, sürekli endişelendirir kişiyi. Kimseye güvenmemesi gerektiğini, telkinlerle bilinçaltına yerleştirir. Örnekler verir, hasetlikle fesatlıkla destekler varsayımlarını. Hep olumsuz pencereler açar, o zaviyeden baktırır en normal olaya bile. Onun vesvesesine kapılırsanız, siz bile inanamazsınız kendinize… “VESVESE” 1. Aşamadır çoğu zaman… Bu bir mayalanmadır. İnsanda mantalite değişikliği yapar ve asla artılarını görmez olursunuz, kişilerin, olayların ve niyetlerin… Bu maya zamanla tutar ve sonra “İĞVA” başlar… İğva, yakın Türkçe mealiyle fişeklemek, gaza getirmek, dolmuşa bindirmek, tahrik etmek manalarına gelebilir ki, şeytan aleyhil laneh’in en sevdiği yöntemdir.
Direk egoya, gurura, kibire, ezik ve nazik taraflarına vurur insanın… Uhuletle ve suhuletle halledilmiş çok meseleyi, yeniden alevlendirip olmadık mecralara taşır, kin ve kana bular, yeni husumetlere yelken açar iğva ile… Küslük bittiğinde, hele de aile ortamında bir sıcaklık fark ettiğinde iğva ile devreye girer şeytan. “Onu niye demedin, şunu da diyeydin. “Şunu da isteyeydin, bu meseleden o üstün ayrıldı, sen ezikmisin, nasıl da safsın, sen aptalın tekisin, çok taviz verdin, hiç mi gururun yok senin, hakkını yedirme, intikamını al, yanına mı bırakacaksın”…. Daha neler neler… Affettiğin insana yeniden ve daha perçinlenmiş düşman olursun fark etmeden… Vesveseyle unutturmaz, iğva ile diri tutar bu düşmanlığı…
Ez cümle,
Şeytan çok akıllı değil, zira yöntemleri hep aynı… Bu hususta onunla baş etmek ise gayet kolay. Vesvese geldiğinde imanını tazeleyip, Allaha tevekkülü hatırlayacaksın.
Kötü düşüncenin, kötüyü çağırdığını; hırs, sinir, kin ve nefret gibi duyguların şeytani, affetmenin sevgi ve merhametin rahmani olduğunu hatırlayacaksın… İğvaya muhatap olduğunda ise abdest al, besmele çek, Fatiha oku, ayaktaysan otur, oturuyorsan uzan, peygamberini düşün, o olsaydı nasıl davranırdı hayal et… Senin ceddinde, genlerinde Habil de var Kabil de, hangisini tercih edersen o olursun, sonun da onun gibi olur unutmayacaksın… Velhasıl gaza gelmeyeceksin, o iblisin ekmeğine yağ sürmeyeceksin. O, mutlu, huzurlu insanı da, aileyi de toplumu da sevmez işte, alet olmayacaksın… Her şeye rağmen affedeceksin, sabredeceksin, seveceksin kardeşim; Rabbinin yaptığı gibi merhamet edeceksin….

içine gönderilmiş